Bu ilk adımım, ilk girisimdir tatli ve sicak haneme.Yeni ev sahibi olan birinin heyecanini yasamiyor degilim acikcasi. Bu ilk adımımda öncelikle neden bu hanecige gerek vardi, biraz ondan bahsetmek istiyorum.
Kendi evine sahip olabilmek ne kadar huzur getiriyorsa insana, kendi olabilmek ne kadar özgürlestiriyorsa insanı, kendi atını koşuşturabileceği bir alana sahip olması ne ifade ediyorsa bir biniciye, burası da hayata dair naçizane fikirlerimle ahkam keseceğim, irademi ısıtıp, daha da canlandırabileceğim bir yer olarak o derece önem taşıyor benim için. Yazmayı pek sevmeyen biriydim ta ki yazmanın insan için ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlayana kadar, yazmanın herkes için her zaman çok da gerekli olmadığını düşünen biriyken, düşünmenin insan dimağında oluşturduğu ağırlığın ancak yazarak ortadan kaldırılabileceğini fark edene kadar. İlk yazışımda beynimde oluşan tazelemenin tadına bakmak istedikçe baktım ve en sonunda yazmak bir ihtiyaç haline geldi. Çok sonra fark ettiklerim tamamen netleştiğinde su sonuca ulaştım: Düşünmeyi kendi zihinleri üzerinde fazlaca hasarlara sebep olan bir hastalık haline getiren insanlar vardır ve ben de en alakasız konularda, hiç gerekmediği zamanlarda, belki de bomboş denilebilecek konularda bile düsünüp, kendimi fazlasıyla yorarak, belki de ruh halimde birazcık melankoli oluşturarak ucundan bu hastalığa kapıldığımı zannediyorum. İste bu meretin tek ilacı vardır o da yazmak. Hatta bence bildiğimiz çoğu büyük yazar bu hastalığın en ileri seviyesini yaşayanlardır. Bu büyük yazarlar yazmadığında, belki de Dostoyevski'nin ''Bazen zeki bir insan çok çelişkili ve mantıksız sonuçlara ulaşabilir.'' cümlesinde ifade ettiği insan tipi gibi çelişik olabilirler. çok düşünmenin yan etkisi kısacası kafayı sıyırmaktır. Yani, çok düşünüyorsa delirmemek için yazmalıdır insan ve (fazla itici görünmemeye gayret göstererek) doyasıya ahkam kesmelidir rahatlamak için.
Evet ben de bol bol ahkam keseceğim ve zihnimi deşarj ederek dinleneceğim burada. Ama bütün ahkamlarımı kendime keseceğim hiç kimseye değil. havsalamın içinden kombinasyonlar üreteceğim keyfimce. Her ne kadar bazen bu kombinasyonların sıkıcılığına tahammül edemeyip, kızıp, kendime başkaldırarak burayı terk edeceğimi tahmin ediyor olsam da. Tabi kendi hükümlerini başkalarına dayatmanın, kendi özgürlük sınırını aşmak anlamına geldiğini unutmadan ekleyelim.
iyi ki yazıyorsun yazacaksın. imrendim gibi bişey ama egonun doruklarına cıkmak istiyorsun belki de cıkıyorsun farkında mısın bilmem ama canın sagolsun.
YanıtlaSil