6 Ağustos 2020 Perşembe

Budalalığa Övgü

Cehalet mutluluk getirmez, aksine alelade sorunları kangrenli ağır yükler haline getirebilir. Bilmek de mutsuzluğun asıl sebebi değil..

Ama bilincin sınırlarına kalbini taşıyamamak diye bir ızdırap var, bazen bilince set ördüren bazen insanı kendi cehline imrendiren bir ızdırap. İnsanlık bu ızdırap ile kaim bir bakıma, insanın yürüyüşüne, tarihin akışına bu ızdırap yön verdi bir bakıma. 

Cehalet mutluluk getirmez, insan farkındalığının hakkını vermiyordur, kalbini kendine yük yapacak kadar budalalaşamıyordur.

Yaş aldıkça gelen huzur ve dinginlik gençlik budalalığının yerini tutmuyor. Bir köşeye sinip dünyevi kaygılarla hemhal olmak yerine, trenler kaçırma pahasına bazen gayrı ihtiyari, bazen karşı konulmaz bir ihtiyaç haliyle durmadan gelişen bilincin sınırlarına cesaretle yolculuğa çıkmanın, istasyonları terketmenin, türlü tehlikeleri göze alarak dünyanın en karanlık dehlizlerine kalbini taşıma çabasının, zamana ve mekana uyumsuzluğun ve dalgınlıkla güneşler kaçıran budalalığın ve nihayet; sabır ve iyi niyetle, türlü ızdırapların sonunda, kalbin bilinçten taşmasıyla tüm dünyayı şefkatle sinesine basan bir başka çeşit budalalığın. 

Bir parça sahte dinginlik için bilincin karanlığını, batıl ile haşır neşir olma halini kanıksayan kaçak bir varlıktır çoğu zaman insan. El emeği ürünü olan kendi karanlığıyla yüzleşme cesareti olmayan korkak bir varlık. Kendini kandırmakta mahir, korkak bir varlık.

Yeterince budalalaşmaktan korkmamalı, sabırla taşımalı kalbini. 

Sıkıştırıp daraltan O’dur, genişletip yayan da..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder